SAVAŞIN TÜRKÜSÜ

Bir sıcak kurşun bir sıcak göğüste böyle eritilir ancak. Yağmur düşmeden bomba düşer saçlarına, akşamın kızıl kıyametinde, yüreğinde yavuklusunun hasreti, gözlerinde memleketinin bahar kokan ışıltısı ile bir Mehmetçik'in.
Vatan vardır, üzerinde yaşanır neşeyle, vatan vardır, üzerinde ölünür kahramanca, bir de vatanının topraklarını kanlarıyla sulayanlar vardır. Sevdiğinin aşkını, anasının, babasının hasretini yüreğinde yangın gibi taşıyan, bu yangında onlarca kurşunu eritebilen bir Mehmet vardır birde. Seyyittir Mehmet, hafızdır Mehmet, Mehmet oğlu Mehmet ‘tir Mehmet. Onbaşıdır, çavuştur, sakadır Mehmet. Bir yanında sevdasını taşır bir yanında vatanı için ölme arzusunu. Bir yanında yaşama isteği sevdikleriyle, bir yanında ölme arzusu vatanı uğruna. Ne yanına baksan sevda yangını vardır aslında.
Mehmet şimdi Çanakkale’dedir. Ölümü kucaklamak için kahramanca savaşmaya gelmiştir, cennet vatanın bu bahçesine. Bahçe dediysem gül derlenmez burada sevgiliye bir tutam sunmak için. Fesleğen kokuları sarmaz dört bir yanı. Gökkuşağı derlenmez semalarından. Bahçe dediysem papatya toplanmaz sevgilinin saçına taç yapmak için. Karanfil tadında bir yaşamak yoktur bu bahçede. Bu bahçeden ancak kurşun toplanır göğüste, bu bahçede ancak barut kokusu çekilir ciğerlere. Bu bahçenin semalarından şimşekler içre bombalar yağar insan bedenine.
Yürekleri serinletir Saka Mehmet, Hafız Mehmet gözleri korkutur, gemiler patlatır tek başına Seyyit Mehmet. Bir yürek taşır ki Mehmet yürekleri titretir.
Yağmur yağar, kemikler sızlar. Yağmur yağar, yanaklar ıslanır. Bir Mehmet bir Mehmet'i sırtında taşır. Gün gecedir, sargı yerinde. Mehmet yaralıdır, şimşekler çakar şakaklarında, yüreği yangın yeri. Bir bomba patlar ansızın, yürekler paramparça. Yaralar sarılmak içindir burda, bedenler paramparça. İnsafı yoktur karanlığın efendilerinin. Düşman ölsün de fark etmez yaralı olması. Merhameti yoktur Skala’nın.
Kurşunlar, delip geçer delikanlı göğüsleri. Kafa, kol, bacak kaplamıştır toprağı. Kan kırmızıdır kahverengi toprak, kan kırmızıdır yeryüzü. Kızıl kıyamet akşamlarda sevda türküleri çığırmaktadır, bir kolunu vatana armağan etmiş Gazi Mehmet. Türkü söylemek ilk defa bu kadar anlam kazanmıştır yeryüzünde.
On beş yaşında onlarca Mehmet, kanlarıyla sulamıştır ufacık kara parçasını. Merhamet örneğidir dünyaya hafız Mehmet… Yaralıdır bir subay, düşman da olsa; anası, babası vardır, kim bilir belki de bir yâri vardır yolunu gözleyen. Sırtladığı gibi yaralıyı hafız Mehmet, götürür az önce kurşun yağdırdığı siperin önüne bırakıverir. Şaşkındır düşman, böyle de olur muymuş, böyle de yapılır mıymış? Şaşkındır Skala, utanç içindedir…
Dağ gibidir Mehmet. Dağlar tükenir de Mehmet tükenmez bu memlekette. Kurşun olur, bomba olur şarapnel şarapnel yağar düşman üstüne Mehmet.
Hayalinde yar vardır Mehmet'in, anası vardır, babası, kardeşleri vardır, bir de hepsinden önde vatanı vardır Mehmet'in. Ölmelidir Mehmet, ölmelidir ki sevdikleri yaşasın.
Bir ana vardır bir de Anadolu’da, Mehmet'ini kurban seçmiştir vatana. Kurbandır Mehmet. Kurban gibi hazırlanır, saçına kınalar yakılır Mehmet'in. Mehmet bilmez kınanın anlamını o yüzden mahcup olur kumandanına ama o dağ gibi kadın o Anadolu kadını bilir kınanın anlamını. Kurbandır oğul,… seçilmiştir. Çünkü vatan kurban bekler anadan. Ve Mehmet kurban olur vatana, kınalı saçı ve kanıyla…
Tabyalar çöker ansızın tepesine Mehmet'in. Sağına soluna bakar Seyyit Mehmet, her taraf Mehmet doludur dudaklarında şahadet tebessümüyle. Kahrolur Seyyit Onbaşı, boğazda düşman gemileri… Gönülden bir besmele… tonlarca da olsa fark etmez top mermisi, omuzladığı gibi savaşın kaderini, çakar alnına düşman gemisinin, Nusrat’a hediye… Nusrat ki; gecenin karanlığında inancından aldığı ilhamla gelenekleri altüst edip döşemiştir mayınlarını boğaza. Ve kaderi değişmiştir savaşın… ve kaderi değişmiştir koskoca bir coğrafyanın.
Bir toprak ki bir karış, bir savaş ki dünyada eşi yok… bir asker ki adı Mehmet, bir Mehmet ki yüreği merhamet yüklü. Bu yürekte on devasa adamın gücü yüklü. Göğsü kalkan, gözleri şimşek, bütün bedeni vatana kurban Mehmet'in. Ölmek için gelmiştir Mehmet, ölümü öldürmüştür. Ölümü hasretle kucaklamış, dünyaya tarih, Çanakkale’ ye adını yazmıştır Mehmet.

Paylaş